Sona yaklastikca gunler daha da hizli gecmeye basladi. Gecen ay iki haftaligina ilgilendigimiz konu ile ilgili calismak uzere farkli bolgelere gonderildik. Ben Asuke adli tarihi bir Japon koyunde dogal tarim yapilan bir ciftlige gittim. Asuke sonbaharda kirmiziya donen Momici agaclarinin bol oldugu Korangaike adli bolgesiyle unlu kucuk sipsirin bir koy. Dogal tarim ciftligi ise koyun biraz disindaki bir vadiye kurulmus. Ciftligin sahibi Ebisu ailesi inanilmaz iyi insanlar. Onlarla unutamayacagim iki hafta gecirdim. Cok dogal insanlar ve neredeyse para kullanmadan yasiyorlar. Bir hektarlik arazilerinde pirinc ve turlu turlu sebze yetistiriyorlar. Ayrica cok sayida kestane ve kaki ( bizdeki musmula benzeri bir meyve ) agaci var. Bundan baska 250 kadar tavuk ve horozlari var. Topragin gubresini tavuk tezegi, yemek artiklari, pirinc tozu ve kabugundan olusan bir karisimla karsiliyorlar. Yetistirdikleri hicbir seyi satmiyorlar, haftada bir Nagoya’ya gidip haftalik hasadi tanidiklarina hediye ediyorlar, karsiliginda yemek artiklari aliyorlar. Hersey takas usulu isliyor. Anne sado ( cay seremonisi ) hocasi, birkac ogrencisi var. Verdigi derslerden kazandigi cuzi miktardaki parayla ise ufak tefek harcamalarini karsiliyorlar.
Boyle bir duzen olusturmalarinin sebebi sanirim ektikleri sebzelerin pazarda alici bulamamasi. Hepsi cok lezzetli olmasina ragmen seklen yeterince cekici degiller. Bazilari egri bugru bazilari hafif zedelenmis vs. Daha once de bahsettigim gibi Japon tuketicisi sekle cok onem veriyor. Sanki yiyecek maddesi degil de luks tuketim maddesi aliyorlar. Zaten istenen standardi yakalamak adina uretimde %90 F1 tohumlar kullaniliyor!
Tarladaki calismalarin yanisira anne cok iyi bir ahci, birlikte bir suru yemek yaptik. Turk yemeklerinden imam bayildi ve zeytinyagli biber dolmasini cok sevdiler. Benim favori Japon yemegim ise daikon denen bir cesit turptan hazirladigimiz oldu. Ebisu ailesi fakir ama gonulleri zengin. Cok ama cok neseliler, her daim guluyorlar. Ben oradayken buyuk bir tayfun oldu ve agaclar yikildi, evin giris kismindaki camlar kirildi. Sabah uyandigimizda ortalik felaket durumdaydi. Bu durumu bile gulerek karsiladilar ve sarkilar soyleyerek ortaligi temizlediler.
Bu geziyi unutulmaz kilan diger faktorlerden biri ise Hinachan adli 8 aylik kiz bebekti. Hic aglamayan bebek olur mu? Evet olurmus. Genlerden herhalde Hinacan genelde guluyordu. Gordugum en tatli bebekti gercekten. Gunlerin buyuk bolumu hanimefendiyle oynayarak gecti. Sonra cay seremonisi derslerine katildim. Anne tum gayretiyle bana cay sunumunu ogretmeye calisti. Hergun pratik yaptik. Geriye kalan ise mideye indirdigim onlarca sekerleme ve mocha denen toz yesil cayin buruk tadi oldu. O incelikli hareketlerin hepsini bunyemin sindirebilmesi mumkun degil ama en azindan seremoni sirasinda nasil oturulup kalkilacagini ne soylenmesi gerektigini ogrendim. Cay seremonisi Japon kulturunun temel taslarindan. Japon evlerindeki en onemli bolum konuklarin agirlandigi chashitsu denen cay odasi. Bu odalara kakejiku denen ve mevsimlerle beraber degistirdikleri ozlu sozler asiyorlar ve chashitsulari ikebana ( cicek susleme sanati ) yaparak susluyorlar. Cay seremonisinin ozu ruhu dinginlestirmek. Bir fincan cay oyle zarif ve agir bir sekilde ikram ediliyor ki bu sayede konuk bastaci edilmis oluyor ve kalpten kalbe iletisim kuruluyor. Hayatimda boyle bir zerafet ve detaylar zinciri gormedim. ‘Chawan’i ( cay kabina verilen genel ad) nasil tuttugundan, suyu nasil doktugune, sekerlemeyi ne sekilde ne zaman ikram ettigine kadar herseyin bir sirasi ve sekli var. Cok detayli cok! Ayrica tek bir cay ikram etme sekli yok. Farkli caylarin kendine gore rituelleri var. Japon hanimlar bu rituelleri cocukluk cagindan itibaren ogrenmeye basliyorlar. Gerci son yillarda degisen toplum sartlarinda bu ritueller eskisi kadar ragbet gormese de yine de Japon kulturunun cok onemli bir parcasi.
Ebisusan ailesinin ciftliginde ‘Inekari’nin ( pirinc hasadinin) son gunlerine yetistim. Anne ile birlikte pirinc basaklarini elle hasat ettik. Biz OISCA’da konbini denen makine ile 1 hektari kolayca hasat etmistik ama burada tarla egimli arazide ve katman katman oldugu icin orakla tek tek kesmek gerekti. Beli iki buklum eden cok yorucu ama bir o kadar da zevkli bir is. Etrafimizda pervane bocekleri, kelebekler, sonbahar gunesinin yumusak isiklari ve serin vadi ruzgarinda hafifce dalgalanan basaklar, annenin yanik sesiyle soyledigi Japon halk ezgileri (Shigin) inekarinin atmosferini olusturuyordu.
Ciflik donusundeki haftasonu ise Okazaki’de evlerine konuk oldugum dagcilik yapan aile ile Enasan adli 1500 m’lik daga tirmandik. Tayfun sonrasi gunesli harika bir gundu. Gokyuzu masmavi ve piril pirildi. Tirmanisa sabah 7’de basladik. Yaklasik 4 saatlik bir yuruyusten sonra zirveye vardik. Zirvede sosis, jambon, ekmek, onigiri ( pirinc toplari – Japonlarin degismez yiyeceklerinden biri) ve deniz yosunlu corbadan olusan menuyle harika bir piknik yapip gunesin altinda isindik ve dinlendik. Inis yaklasik 2,5 saat surdu. Yuruyus bittiginde yorgunluktan ayaklarim titriyordu ama o yorgunluga degdi cunku onsen’e ( kaplica) gittik. Tum gun yurudukten sonra sicak su havuzu kesinlikle olabilecek en iyi seydi. Sonrasinda ise geleneksel bir restoranda cok lezzetli yemekler yedik. Gun boyunca dilime dolasan melodi ‘Just a perfect day!’ oldu.
Gecen hafta ise Keiko-san ile Peru yemeklerinin ogretildigi bir kursa katildik. Keiko-san Ebisu ailesinin ortanca kizi ve kisa zamanda kaynastik. Ingiliz kocasiyla beraber Asuke’de dagin oteki yakasinda yasiyor ve ormancilikla ugrasiyorlar. O da benim gibi dunya mutfaklarina merakli oldugu icin arkadasimiz senora Paredes’in kursuna katildik. Paprikali, sarimsakli tavuk, patates salatasi ve mayonez hazirladik. Sonrasinda ise Toyota’daki yilin en buyuk festivali olan Koromo Matsuri’ye katildik. Festivalin baslangic noktasi olan tapinaga gittik. Bu festival pirinc hasadini kutlamak ve tanrilara sukran sunmak amacli yapiliyor. Heryer confeti, seyyar arabalarda satilan binbir cesit yiyecek ve insanla doluydu. Rengarenk ve isikli bir eylul gunuydu...
Tuesday, 3 November 2009
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
merhaba, yazinizi ilgiyle okudum. ne guzel deneyimler :) daikondan nasil bir yemek yaptiginizi merak ettim.
ReplyDeletesevgiler
* bu arada Kaki'nin turkcesi Trabzon hurmasi (ingilizcesi de japanese persimmon). Ben de pek severim olgunlarini, hem de tam mevsimi.